Emre Kongar’ ın İçimizdeki Zalim
kitabından yaptığım çıkarımlardan ve gözlemlerimden bahsetmek istiyorum size.
Okunmasını tavsiye ediyorum, zalimliği anlamak ve üstesinden gelmek için.
Nasıl zalim olunur sorusunun cevabını ararken çocuktan/
çocukluktan başlamak lazım ama önce kadından başlamak lazım, kadın derken sert
bir feminist değilim aksine son zamanlarda erkeklerin birçok konuda daha çok
ezildiğini, olayları en azından idare etmekte zorlandıklarını görüyorum. Toplumun
bütününe bakınca ise hiç öyle değil.
Toplumun çoğunluğuna baktığımızda kadın 2. sınıf vatandaş
muamelesi görmeyi bir kader olarak kabul ediyor ve baskıya sessizce boyun
eğiyor, söze karışmadan kapı eşiğinde hizmete hazır ve nazır beklediğinde bunu
gözlemleyen erkek ve kız çocuklarda bunu içselleştiriyor. Nerede değil mi söze
karışmayan kadın bu zamanda ama yaşadığımızın toplumun gerçeği ne kadar bize
uzak olsa da ya da ne kadar keskin ya da eski dönem gibi gelse de öyle.
Baskıcı eşine çocuklarına zulüm uygulayan bir baba ve
bunu doğal gören bir anne, kabul eden toplum ve çocukta bunu olağan görüyor.
Okulda ne oluyor. Dogmatik, ezberci, baskıcı eğitim ve
biricik doğrunun biat isteyen, tartışılamaz bir şekilde aktarılması.
Eğitimin içeliğine bakarsak din ve milli kimliğe dayalı
tarihsel olaylar aktarılırken ötekilere karşı yapılan savaşlar, insanların
nasıl zalimce ezildiği ballandıra ballandıra anlatılıyor.
Veliler, okul aile birlikleri ve hizmetlilere bakarsak hizmetliler tam bir ajan görevi görüyor, okul aile birlikleri ise aileler
üzerinde baskı kuran nitelikte. Yöneticiden öğretmene, öğretmenden öğrenciye
tam bir hiyerarşi, baskı, zulüm zinciri var. Nefret söylemi doğuran adeta adres
gösteren bir yönetim ve altyapı kadroları sağlamlaştırılıyor. Ne kadar kötü bir
tablo değil mi, işte zalim insan yetiştirmenin formülü size.
Yakın zamanda gözlemlediğim bir olayı kısaca anlatarak
bugün bitirmek istiyorum. Toplu taşımada şoför ve vatandaş kavgaya tutuşuyor,
kim haklı kim haksız demek istemiyorum, şoför aniden duruyor ‘’ ben gitmiyorum
psikolojim bozuldu’’ diyor, aralarındaki kavga gürültü farkında değiliz ama
dünya ya öyle zarar veriyor ki, derken bir polis geliyor, uzayan süreçte
dikkatimi çeken görgü tanığı olarak isim ve telefonları istenen insanlardan
T.C. kimlik numarasının da istenmesi. Öyle ki itiraz etmeye korkacak insanlar. Acaba
fişlenir miyim? Aslında şoför’ ün durması iyi oldu psikolojisi bozuk ise bu
şekilde devam etmesi iyi değil. Şoför 2 haftalık rapor için mi bunu yaptı. Peki
ben neden insanlara karşı böyle şüpheci, altında başka nedenler arayan bir insan
oldum? Bir yerlerde hata var, sanırım insanlara daha az güveniyorum ve şüpheci
yaklaşıyorum, ben değil biz böyle olduk.
Yaşamadım, yaşamayı çok isterdim şimdi hikaye gibi
dinliyorum. Biz evleri’nin arası duvar ile ayrılan 2 komşunun birbirlerine
kolay ulaşabilmek için duvarlarında ortak kapı açtığı toplumunun çocuklarıydık,
güven vardı, nasıl böyle şüpheci olduk, nereden yakalayıp düzeltiriz bilmiyorum
ama önce kendimize bakmalıyız, çevremizdekiler için nasıl örnekler teşkil
ediyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder