Irkçılığın dünya’
da giderek yükseldiği şu günlerde Hitlerden bahsetmek isabet olacak, tekrar
hatırlamak gerekiyor. Her şeyin bir matematiği olduğuna düşünüyorum ve ortalama
bir insan akıllıca yol izleyerek, bilimsellikle yöntemini öğrenir ve birçok şeyi
rahatlıkla becerebilir. Hitler konusunda da böyle düşünüyorum, benzer yöntemler
yazılıyor çiziliyor sanki unutuyoruz 50 yıl sonra yine başka yerde benzer
kişiler benzer yapılanma, benzer yöntemler. Her komplo, propaganda da aynı mı
olur, bu kadar mı göze sokulur.
Hitlerin
zalimliğinden bahsetmeden önce Hitler öncesi Almanya’nın durumuna bakalım. 1.
Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri ve Almanya arasında 1920de Versay
Anlaşması imzalandı. Şartları çok ağır bu anlaşma Bismark’ ın kurduğu Almanya’
yı yıkıyor ve yerine yeni bir düzen kuruyordu. Alman meclisince ne kadar
protesto edilse de Almanya’daki abluka kalkmadığından anlaşmayı kabul etmekten
başka şansları kalmamıştı.
Almanya Avusturya
ile birleşmemeyi taahhüt ediyor, Avusturya, Çekoslovakya ve Polonya’nın
bağımsızlığını tanıyordu.
Alman topraklarının
%10’ u ellerinden alınmıştı. Zorunlu askerlik kaldırılıyor, Alman ordusunun
sayısı kısıtlanıyordu. Almanya gemi ve uçak üretmeyecek, bütün deniz gücünü
İtilaf Devletlerine teslim edecekti.
Almanya ödeme
kabiliyetinin çok üstünde savaş tazminatına mahkum edilmişti. Ülkenin altın
stokuna el konulmuştu. Enflasyon hiç görülmemiş şekilde yükselmişti. Para öyle
çok değer kaybetmişti ki parayı sobada yakmak daha ekonomik bir ısınma yöntemi
olmuştu.
Versay anlaşması
ile aşırı derecede küçük düşürüldüğünü düşünen Almanya’da karşıt ideolojilerin sıra
dışı bir şekilde güçlenmesinin önüne geçilemezdi. 1920-24 de Nazi partisi iyice
teşkilatlanmış ve sonunda meclise girmişti. Alınan dış borçlar ile ekonomi
yavaş yavaş toparlanmaya başlamışken 1930 Büyük Ekonomik Kriz baş gösterdi.
Ekonomi yine dibe çöktü. Ülkede fabrikalar bir bir kapanıyor işsizlik hat safhaya
çıkıyordu. Savaş tazminatının ödenmesi için vergiler yükseltiliyordu. Halk
kızgın ve saldırgan olmuştu.
İşte Hitlerin
yükselişi bu döneme denk geliyor. Alman halkı aşağılanmış, saldırgan, kızgın ve
küskündü. Hitler Alman halkını bu duruma düşüren iç ve dış düşmanlardan öcünü
alacaktı. Hitler geleneksel Almanya’ ya geri dönüleceğinin, eski toprak
bütünlüğünün sağlanacağının ve işsizliğin biteceğinin sözünü veriyordu. Meclise
egemen olabilmek için tek parti oy çokluğunu sağlayamasa da bir şekilde aşırı
milliyetçiler tarafından desteklendi ve başbakan- şansölye oldu.
Hitlerin
kararlaştırılan erken seçimlere hazırlanırken 2 önemli icraatı oldu. Birincisi
radyo yayınlarını denetimi altına almak ve kendi adamlarını yerleştirmek.
İkincisi Alman parlamento binası’ nın yakılması ve kundaklamayı komünist’ lerin
üzerine atmak. Sonrasında adeta kızıl avına çıkılıyor, sağ sol partiler ilgili
ilgisiz tutuklanıyor ve birçok gazetenin yayın hayatına son veriliyordu. Komünist,
sosyal demokrat partililerin hapis edildiği dönemde yapılan seçimde meclisteki
çoğunluk Nazilerin eline geçiyor. Kısa zamanda diğer partiler fes ediliyor,
ekonomi, hukuk, eğitim, kültür hepsi Nazilerin kontrolüne geçiyordu. 1933
Almanya tek partili diktatörlüğe dönüştü ve 1945 2. Dünya Savaşına kadar da bu
şekilde devam etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder