Geçen hafta’ nın en güzeli Cuma günüydü. Ebrumun
davetiyle Herz’ in sponsor olduğu Sabancı İstanbul Resitallerinden birine
katıldık. Bu yıl 12. si düzenlenen bu resitaller sıradışı sanatçıları
ağırlıyor. Öncesinde ise Sakıp Sabancı Müzesi’ ni ziyaret etmeniz içinde müze
kapanışını akşam 8’ e kadar uzatmışlar.
Sabancı Müzesi koleksiyonunda bulunan Osman Hamdi Bey
tablolarını ziyaretçilerine sunuyor. ‘’ Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey’’
diye bir başlık atılmış afişinde Osman Hamdi Bey’ in 2. Eşi Naile Hanım’ ın bir
tablosu var.
Sergiyi ziyaret etmek bana ne yazık ki resital bahanesi
ile nasip oldu. Tablolar için yapılan bilimsel analizleri de içeren bu sergiyi
mutlaka ziyaret etmelisiniz, şaşırtıcı bilgileri okuyarak uzun zaman
geçirmelisiniz, umarım 2019 sonuna kadar tekrar daha detaylı inceleyebilmek
için fırsatım olacak. Olacak diyorum çünkü 14 Haziran’ı Rus piyanist Anna’ yı
da canlı canlı görmek dinlemek üzere takvimime işaretledim bile.
Önce Osman Hamdi Bey’ den bahsetmeliyim, sonra resitalden.
Kendisini çok yönlü sanat anlayışı, ressam, arkeolog ve sanat tarihçisi
olmasının yanında yenilikçi çağdaş kültür anlayışı gibi bilgilerim ile
hatırlıyordum. Ve tabii ki annemle 2000 parça ‘’ Kaplumbağa Terbiyecisi’’
eserinin yapboz’ unu yaparken resimdeki derviş’ in Bursa Yeşil Camii’ nde
önünde durduğu duvardaki o çini ve hat işlemeleri ile ne kadar uğraştığımız ile
çok iyi hatırlıyordum.
Bu sergiye gitmeden önce birçok biyografisini okudum, en
beğendiğim biyografiyi aşağıdaki linkte paylaşıyorum. Bu biyografiyi beğenme
nedenimi düşündüm tabii. Cevabım çok zaman önce bir yerde okuduğum aklımda
kalan bir bilgi oldu, bir fili parcalarina ayirip ogrenmek butune dogru daha
farkli yaklasmamiza yardimci olur. O yüzden bu biyografiyi daha çok beğenmiştim.
Bu bölümleri okuyunca bakalım siz Osman Hamdi Bey’ i nasıl bir fil olarak hayal
edeceksiniz? https://onedio.com/haber/21-maddede-osman-hamdi-bey-ve-turk-resminin-en-pahali-tablosu-kaplumbaga-terbiyecisi--706576
Osman Hamdi Bey’ in “ Kokona Despina” ‘ siyla bir
fotografim olmasin mi diyerek çektiğim fotoğrafıda yazıma ekliyorum. O zamanlar
Muslumanlar Hristiyan kadinlara kokona derlermiş. Nedense ben bu tatlı kadını
kendime yakın buldum. Kendisi çok muzur ve hayatın yorgunluğunu taşıyor. Gözünü
öyle yana çevirmesinden muzurluğunu ve enerjisini, yanaklarındaki kırışıklıklardan
çenesinin ne kadar iyi çalıştığını anlıyorum, aynı zamanda kendisi çok süslü,
sıradan bir günde bile süsünden eksik etmez, üzerinde bir detayı vardır. Tüm
bunlardan ayrı eğer insanları yaş bazında kategorilere ayırırsak sanırım
çocukları ve yaşlıları daha çok seviyorum, çünkü duygularını olduğu gibi
yaşıyor ve hiç saklamıyorlar. Bu yüzden Kokona Despina tablosu.
Gelelim resitale, 12 Nisan piyano’ nun başında Stephen
Kovacevich vardı. Bütün gün kendisini dinleyerek o güzel akşam için kendimi
hazırlamıştım. Stephen Kovacevich, 11 yaşından beri sahnede ve bugün tam 79
yaşında karşımda, Amerikalı piyanist, hem müzikal anlamda hem de teknik olarak
risk almaktan korkmayan cesur bir piyanist olarak biliniyor.
O akşam dinlediğim ve izlediğim 3 saat süren resitali Stephen 3 bölüme ayırıyor.
Birinci
bölüm Johann Sebastian Bach eserlerinden oluşuyor. Eserlerdeki kapanışları ve geçişleri, ses düzeyinin
alçalıp yükselmesini çok net anlayabiliyorsunuz.
9. Senfonisi meşhur, 9. Senfoninin son bölümü ‘’ Neşeye
Övgü’’ adını taşıyor, bugün Avrupa Birliği Marşı olarak biliniyor.
Beethoven’ ın 9. Senfonisi’ nin son bölümünün benim
hayatımda çok önemli yeri var. Orta okulda melodika ile çalmaya çalıştığım
sayılı parçalardan biridir. Bir enstrüman çalma konusunda oldukça beceriksiz
olduğumdan bu parçayı baya çalışmıştım.
Türkçe versiyonunu dinlemek isterseniz muhteşem. İşte
link. https://www.youtube.com/watch?v=TKegTvdEnpM&list=RDTKegTvdEnpM&start_radio=1&t=0
Üçüncü bölüm Franz Schubert eserlerinden oluşuyor. İnanılmaz
derece melodi zenginliği taşıyan Romantik dönemin en önemli
kompozitörlerinden...
Stephen Kovacevich’ i dinlerken çok etkilendim, nezle
olmuştu ve sık sık burnunu temizliyordu. Soğuk algınlığına rağmen programından
hiç bir taviz vermedi, küçük şov ve nüanslarını da eksik etmiyordu. Huzur içinde
dinlerken acaba 79 yaşına geldiğimde ben insanlara nasıl ilham verebilirim diye
düşünüyordum.
Ara verildiğinde arkadaşlarımla 79 yaş ve ilham konusunu
konuştum. Herkes 79’una geldiğinde ilham vermek zorunda değildi elbette, ancak
bilgi tecrübeler ya da enerji kapalı kutuda kalmamalıydı. Ebru, ‘’ çenenle
ilham verebilirsin Yeşimim’’ dedi. Çok doğruJ. Sanırım daha çok yazıyor ve konuşuyor olacağım, ne
yaparsam yapayım ömrümün sonuna kadar değer yaratmak istiyorum.
Gece’ nin sonunda Stephen hayranları ile buluşmak üzere
çıkışta bekliyordu, yakından daha dinamik gözüküyor. Fotoğraf öncesinde biraz
konuşma fırsatımız oldu.
Sizi dinlerken sizin yaşınıza geldiğimde insanlara nasıl ilham verebilirim diye düşündüm deyiverdim. Sende sanatçı mısın dedi?:)) Hayır dedimJ, ben 79 yaşıma geldiğimde hangi konuda ilham verebilirim diye düşünen bir insancık, tam karşılığı ile insanoğluyum dedim. Böylece Stephen’ ın yüzüne işte o gülümseme kondu, tüm yorgunluğunu unutmuştu diyerek kendime pay çıkarayım.
Sizi dinlerken sizin yaşınıza geldiğimde insanlara nasıl ilham verebilirim diye düşündüm deyiverdim. Sende sanatçı mısın dedi?:)) Hayır dedimJ, ben 79 yaşıma geldiğimde hangi konuda ilham verebilirim diye düşünen bir insancık, tam karşılığı ile insanoğluyum dedim. Böylece Stephen’ ın yüzüne işte o gülümseme kondu, tüm yorgunluğunu unutmuştu diyerek kendime pay çıkarayım.
Kendi geleceğimize, topluma, eğitime yapılan her katkı,
her proje çok kutsal, belki bugüne bu bilinçle daha farklı bakabiliriz.
Gününüzde çiçekler açsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder