23 Ekim 2017 Pazartesi

Kendime Yazılar: Sağlık: Su Jok


Geçen hafta Ebruyla Dervis Baba’ da iyileşme sanatı ekibinin keyifli sohbetine katıldık. Sağlıklı yaşam, Su Jok, zayıflama, doğal tedavi ve tohumlardan bahsettiler. Pek bir beklentim yoktu ancak Su Jok benim için yeni bir şeydi, merak duygumu uyandırmıştı.

Alternatif ve holistik sağlık hizmetleri çok uzun zamandır ilgimi çekiyor. Holistik- bütünleşik yıllar önce pazarlama derslerinden duyduğum sonra iş dünyasında sık sık rastladığım bir kelime, evreni oluşturan her bir birimin birbirleri ile ilişkisi olduğu, etkileşim halinde olduğunu, bütünün bir parçası olduğunu ve bütünü etkileyebileceğini, değiştirme, yönlendirme özelliğine sahip olduğunu söyler. Her bir parça bütün içinde anlamlıdır, irdelenmelidir.

Kendimize iyi bakarken de doğru ve sağlıklı beslenme, spor, temizlik, ruh temizliği, doğal yaşam gibi parçalara bakmamız gerekiyor.

Beslenme ile ilgili bazı notlar:

> Maranki Alkali Yaşam kitabını biliyorsunuz. Sohbette tekrar hatırladık: doğal karbonatlı su ile güne başlamak, ph değerlerinin 1-14 arası olduğunu düşünürsek, içtiğimiz şeyler en az tam ortası 7ph değerinin üzerinde olmalı, ne yazık ki kahve çay bile 5- 5,5 ph seviyelerinde, asitli içecekler daha içler acısı, örneğin kola 2,5 ph seviyesinde, süt 6,5, portakal suyu 3,5, safra sıvısı 7-8.

> Yemeklerde et her zaman öğle vaktinde yenmeli, ölçüsü ne kadar olursa olsun vücutta sindirimi 8 saat sürüyor, hele karbonhidrat ile yenilirse karbonhidratın sindirimi daha kolay olduğundan vücut onu seçiyor ve birlikte yenilen et hiçbir işe yarayamadan vücutta çürüyor. 1/3 oranda et/ salata önerilen. Şu var ki herkes kendi vücudunu kendisi en iyi tanır, örneğin 0+rh kan gruplarının genellikle yeşillik salata tarzı şeyleri sindirimde zorlandıkları gözlemleniyor, bazıları içinse asidik portakal, mandalina’ nın sindirimi çok zor.  

> Vücudun sindirim yapmak için mutlaka yağlara ihtiyacı var, yağ yediğimizde bağırsaktan salgılanan hormon beyne doyma sinyali veriyor, mutluluk hormonu serotoninin temelide yağdır. Yağsız ürünler hem tatsızdır hem de acıkmamıza sebep olur. Sağlık için mutlaka yağ yemeliyiz, asitlenmeyi önlemek için Omega 3 alkali/ sağlıklı yağları tercih etmeliyiz. Omega 3 yağlar: ceviz, keten tohumu, hindistan cevizi, balık yağları, zararlı yağlar ise omega 6: Ayçiçek, mısır, pamuk, susam yağı. Bitkisel omega kaynakları ise keten tohumu, badem, fındık, ceviz, semizotu, çörekotu. Omega 3’ ler yeterli olursa omega 6’ ların tahribatına engel olurlar, ideal oran 2/1’ dir.

> Bolbol balık yiyelim, hele şimdi denizlerde balıklar bir kere daha soğuğu aldı mı direnci, omega 3 seviyesi iyice artacak. Kasım- aralık uskumru, palamut, sardalya, hamsi yeyin bolbol, bu balıklarda omega 3 seviyesi yüksek. Balıklar kırmızı kan hücrelerinin üretilmesi için gerekli b12 vitamini açısından da zengin, dna üretimine yardımcı oluyor, kas ve doku gelişiminde etkili.  

> Süt. Mikroplardan arınması için fazla işlem gören sütlerde yararlı bakterilerde yok oluyor, ancak kinin maddesini temizleyemiyorlar, bu madde hayvanların yavrularında boynuz ve tırnak yapmaya yarıyor ve çocuklarda alerjiye sebep olabiliyor. Bu nedenle gezen inek sütü, gezen tavuk yumurtası tercih edilmelidir.

Doğal beslenme alışkanlıkları, bol mineralli doğal tuzlar, baharatlar, çeşitli baharatlarla süslenmiş rengarenk salata, bol vitaminli çorbalar, içimizi güzelleştirdiği kadar dışımızı da güzelleştirecek.  

Hareket:

Esnekliğin ve yaşam kalitesinin artması için, eklem sıvılarının uyarılması dayanıklılığının artması için hareket şart. En basiti yürüyüş, ama haldur huldur değil, keyifle, şifa için yürüyeceksin.

Zihinsel Besinler:

Televizyon çok pis bir bağımlılık, evde 1kaç gün televizyonunuzu kapamayı deneyin, o zaman yaratıcılığınız ortaya çıkacak, gerçek renginiz, ne yapabilirsiniz.

Fiziksel Temizlik: 

Karbonat, sirke, arap sabunu, florürsüz diş macunu kullanımı… Bunun yanında doğal yapılan deterjanlar, doğal yiyecekler, doğal makyaj ürünleri belki biraz daha pahalı ancak iler ki yaşlarda ilaçlara harcayacağınız miktarları düşününce değil.

Farkındalık:

Ben şuanda ne yapıyorum farkında mıyım, o kadar mekanik hareket ediyoruz ki, orada mısın yoksa o işi hareket merkezin mi yapıyor, artık otomatikleşmiş, o harekete alışmış mısın. Uyuyoruz. İnsanın kendini hatırlaması büyük bir uyanışın parçası olacak, o an ne işi yapıyorsak gerçekten orada olmalıyız.

Su Jok:

Bir çeşit akupunktur,  Kore akupunkturu. Tohum tedavi ile kendi kendinizin doktoru olabilirsiniz.


Tohumlar ait oldukları bitkinin tüm şifa gücünü alır, enerjisini taşırlar, uygun noktalara bağlandıklarında uyarırlar. Örneğin avokado çekirdeği ya da cevizi avucunuzun içinde saat yönünde çevirmek bağırsakları çalıştırır, kabızlığa iyi gelir, tersi yönde çevirmek ise isali durdurur.



Karabiber çekirdeğini başparmağa bağlar arada masaj yaparsanız vücutta hormon dengesini sağlayan hipofize iyi gelir.

İştah kapanması için bir ucu sivri diğer ucu oval bitkileri seçebilirsiniz, örneğin resimde mide ve baş parmağa bakarsak; elma çekirdeklerini mide den başa doğru oval kısmı baş tarafta sivri kısmı mide tarafında olacak şekilde dizip bantlayabilirsiniz, yine mide’ den başa masaj yaptığınızda iştah kesmeye yardımcı olur, tersi dizilim ve masaj hareketi ise iştah açar.

Bilirsiniz çekirdeklerde ekilirken sivri kısmı toprağa doğru ekilir, doğada her şey o kadar bağlantılı ve mantık silsilesinde oluşmuş ki, tedavisi için yine kendimize dönüyoruz, zaten bir çok buluşta da doğadaki canlılar taklit edilmiyor mu. Çoğu bilgi taklitle, ampirik yani deneyle, belki rastlantıyla başlıyor, bilimsel gerçekliği sonradan görülüyor, o yüzden yeni bir şeyi demekten asla korkmamalıyız, tabii ki mantık çerçevesinde… Masajları bence çekirdeksizde uygulayabilirsiniz, yine etkili olacaktır, ayakta da aynı noktalar var, bir çeşit refleksoloji, ilgili noktaların uyarılması yolu ile tedavi yöntemi, bilmek ve ağrınız olduğunda elinize uygulamak çok daha kolay. Örneğin dün rüzgarda kaldığımdan bugün sırtım bir hayli ağrıdı, hemen su jok sırt ağrısı yazdım ve omurganın el ve ayaklara yansımasının fotoğrafını buldum yukarıda, elime masaj yaptığımda ağrıda azalma hissettim.  

Allah korusun tabii, ancak arabanızla birlikte denize uçtuğunuzu hayal etmenizi istiyorum, ne yapmanız gerekir, ilk 5 saniye o kadar önemlidir ki, aynen bu uç örnekte olduğu gibi bir şeyler başımıza gelmeden ne yapacağımızı bilir planlarsak, önlem alırsak başımıza geldiğinde keşke demeyiz. O nedenle bilmek bence dünyanın en güzel şeyi. Su jok da belki bir gün işinize yarar ve içimizi her açıdan güzelleştirirsek dışımız da güzelleştirecek.  Sağlıklı, keyifli günler dilerim. 

17 Ekim 2017 Salı

Seyahat: Orta Avrupa: Belgrad

Vitoşa dağı’ nın eteklerinden Sofya’ yı geçtik. Bulgaristan girişi ilk izlenim çok yeşil, bizimkiler biraz buraya gelsede otoban, konut falan yapsalar. Bursa’ya benziyor. Kapıkule girişinde aracın tekerlekleri yıkanıyor, çıkışında bizde de aynı yaklaşım var tabii, ülke toprakları birbirine karışmasın, artık ritüel olmuş...


Ve Sırbistan’ a geçiyoruz giriş sonrası 330km ve başkent Belgrad’ da olacağız, gezimizin ilk durağı. İlk işimiz change office’ den kendi paralarını almak. 1eur: 120dinar, biraz fazla bozdurabiliriz, dönüşte Novi Sad’ da da kullanacağız.

Tarihine bakalım. Osmanlı ile Avusturya- Macaristan arasında Belgrad için çetin savaşlar olmuş, zayıflayan Osmanlı himayesinden Sırp İsyanı ile hakimiyetini kazanmış, 1. Dünya savaşında Avusturya- Macaristan hakimiyetine girmiş Yugoslavya’ ya başkentlik yapmış, 1945 2. Dünya Savaşında Alman hakimiyetine girmiş ve sonrasında çok gelişiyor, Avusturya, Macarların yaptığı irili ufaklı binaları göreceksiniz. Kamu kuruluşları ise heybetli, modern tarzda yapılmış..  1993 Sırbistan- Yugoslavya dağılma olaylarında savaş zararı görmemiş. 1996 Nato savaş uçaklarının bombalamasından zarar görmüş. Bombalanan binaları yıkmıyorlar, tadilatta yaptırmıyorlar, ibret olsun görünsün diye.

Belgrad Yugoslavya’ nın dağılmasından sonra 2006’ da Sırbistan’ ın özerk başkenti olmuş. İsmi Sırpça’ da Beyaz Şehir anlamına geliyor, aydınlık şehir, birçok kültürün kaynaşması ile kozmopolit bir yapı almış. Güler yüzlü kızları, doğal güzellikleri, tarihin korunarak günümüze gelmesi ve eğlenceli geceleriyle meşhur.

Sırplar bize benziyor, 24 saat gece yaşamasını seviyorlar. Hareketleri benzer, 539 yıl hakimiyet sürmüşüz az iş değil. Mesela Belgradlıların hayali İstanbul’ u görmektir, çok seviyorlar. Sohbet ettiğiniz Sırplarla Sultan Süleyman muhabbeti yapın. Fasulye, kapuski, bamyamız benziyor.
Biz Sırp müzikleri’ nin çaldığı şirin bir restoranda meşhur şıpta salatası ve cevap cici köftesini tattık. Yaşlı garsonların bize hizmet etmesine üzüldük, çok sakin, kibar bir garson amca vardı, fotoğrafı aklımda… Tuvaletler temiz, önemli bir detay:)… Yalnız size herhangi bir yerde ikram edilen suları dahi içmeyin, otel ya da sokak çeşmesinden su içmeyin, ishal vakaları yaygın.



Kale Meydanı, Cumhuriyet Meydanı, Meclis Binası, Eski Saray ve Yeni Saray, Şehir Müzesi ve Şehir Tiyatrosu binaları, Sava Katedrali, Taş Meydan, Nikola Tesla Müzesi, Knez Mihailova (bizdeki İstiklal Caddesi gibi), Strahinjica Caddesini mutlaka görmelisiniz. Hepsine yürüyerek gidebilirsiniz.

Biz sınırlı vaktimizde Knez Mihailova caddesinin sonunda bulunan Belgrad kalesi Sava ve Tuna nehri’ nin kesiştiği tepeyi gördük, 958km uzunluğundaki Sava ve 3000km uzunluğundaki Tuna nehri’ nin birleştiği yer Belgrad. Kale şehrin cazibe merkezi, festivallere ev sahipliği yapıyor. Kalede ve çevresinde ilerlerken savaş hikayelerini duyar gibi oluyorsunuz. Vaktimizin diğer kısmını Cumhuriyet Meydanı, Terazije Meydanı ve Tesla Müzesinde geçirdik. Meşhur matematikçinin adını taşıyan pergel şeklindeki binayı gördük. Siyah bina, şuan ki komünist partinin binasının önünden geçtik, 50-60m2 sosyal konutlar hep komünist sistemden…




Belgrad’ da taksilere dikkat edin, indi- bindi derken çok kısa mesafede 50eur alabilirler. Nikola Tesla Müzesi merkeze yakın Krunska caddesinde, ancak bilmediğimizden ve zaman kısıtımız olduğundan 6 dakika da taksi ile ulaştık, fikir olması açısından paylaşmak isterim 1700dinar yaklaşık 15eur ödedik.  Bu arada binlerce dinarla kendinizi dinar zengini gibi hissediyorsunuz.

Sırbistan denince aklıma gelen ilk isim, tüm dünyanın bildiği ya da bilmesi gereken Tesla. Tesla müzesini ziyaret etmeden olmazdı. Pazartesi günleri kapalı, 10:00-18:00 arası açık. Müzede saat başı canlı sunum yapılıyor. Sırp asıllı Tesla’ nın yaptığı icatların demolarını göreceksiniz ve yaşadığı zamanın ne kadar ilerisinde olduğunu. Tarihe Marconi radyonun icatçısı diye geçmiş, oysa ki Tesla ses iletimini yıllar önce gerçekleştirmiş. Neon ışıkları, florasan lamba, mikrodalga fırın, otomobillerdeki ateşleme sistemleri, kablosuz cihazlar... gibi bir çok buluşu ona borçluyuz. Buluşlarından hep başkaları çıkar sağlamış. İlginç detayları öğrenebileceğiniz bu müzeyi bence Belgrad’ a gelen herkes ziyaret etmeli.  




Ev ödevlerim:
Ø  Avrupa’ nın temelini oluşturan 3 millet; Slavlar, Germenler, Macarlar’ ın tarihini okumak.
Ø  Tesla’ nın hayatı kitabını okumak.

Video Content Marketing: Consider lengthy to make it totally worth

Because of one of the LinkedIn advertisements I saw this morning, video marketing trends took my attention, and I would like to share HP’...